1981
yılında yemin ederek ABD Başkanlığına göreve başlamasından yaklaşık bir ay
sonra dönemin ABD Başkanı Ronald Reagan ve eşi Nancy
Reagan, Beyaz Saray’da akşam yemeğini yedikten sonra hiç
beklemedikleri bir sürprizle karşılaşırlar. Görevli garson yemeğin hesap
faturasını getirmiştir. Baş kahyanın bir garsonla gönderdiği hesap faturasında
sadece o akşamın değil son bir ayın bütün yemeklerinin hesabı da yer
almaktadır. Sadece yemekler de değil… Ağırladıkları kişisel misafirlerin, bir
aydır kullandıkları kuru temizleme hizmetinden, diş fırçası, diş macunu,
temizlik ve parfümeri malzemelerine kadar bütün kişisel malzemelerin ücreti de
miktarlarıyla beraber kaydedilmiştir. Ronald Reagan, hesabın büyüklüğüne
şaşırsa da görevlinin getirdiği faturayı gülümseyerek alır ve muhasebeye
maaşından ödenmesi talimatı verir. Kocasının aksine Nancy Reagan’ın şaşkınlığı
çok daha büyüktür. Anılarında, ‘kimse bize Başkan ve Eşinin Beyaz Saray’da
yaşarken yedikleri yemeklere ve kullandıkları günlük malzemelere para ödemek
zorunda olduklarından bahsetmemişti’ diye anlatıyor o şaşkınlık anını.
Aslında, ABD kamuoyunun büyük çoğunluğu da pek bilmiyordu. ABD eski Başkanı
Bill Clinton’un eşi ve birinci Obama döneminin dışişleri bakanı Hillary
Clinton‘ın, bu
yıl yayınlanan “Hard Choices”
kitabının Haziran ayındaki tanıtım ve imza gezilerinden birinde, Beyaz
Saray’dan ayrıldıkları zaman, ‘borç içinde ve beş parasız olduklarını’
söylemesi, sosyal medyada büyük yankı yapmıştı. Hillary Clinton, sekiz yıl
kaldıkları Beyaz Saray’dan taşınınca Washington DC’de ve New York’ta mortgage
kredisiyle iki ev aldıklarını, bu kredi ile kızları Chelsea’nin Stanford
Üniversitesi parasının kendilerini, 2001 kışında 12 milyon dolar borcu olan
olan bir aile haline getirdiğini anlatacaktı. Borç batağından, Bill
Clinton’ın art arda yayınlanan kitaplarının, ücretli konuşmalarının
gelirleriyle düzlüğe çıkacaklardı. Son borçlarını da 2004 yılında ödeyerek
borçlarını temizleyeceklerdi.
Peki, 8 yıl boyunca yıllık ortalama 500
bin dolar maaşı olan ve kira gideri olmayan bir aile niçin Beyaz Saray’dan beş
parasız ayrılacaktı? Nancy Reagan’ı çok şaşırtan sebepten dolayı…
ABD Başkanları Beyaz Saray’a kira ödemez
ama onun dışındaki herşey maaşlarından kesilir. Beyaz Saray, devletin ABD
Başkanı için tahsis ettiği misafirhanedir ve orada 4 ya da 8 yılını geçirmek
zorunda olan her aile, kendilerinin ve kişisel misafirlerinin bütün
masraflarını kendisi karşılamak durumundadır. Sadece resmi devlet konuklarının
ağırlanma masrafını Amerikan vergi mükellefleri öder. Geri kalan kişisel mutfak
giderleri, hizmet ve malzemelerin ücreti Başkan ve ailesine aittir. Başkan
takım elbiselerinin kuru temizleme ücretini kendisi ödemek zorundadır. Kaybolan
düğmesinin yerine alınacak yenisinin de, ayakkabılarının boya ve cilasının da…
Konutun başkan ve ailesinin kaldıkları kısmındaki temizlikçi, garson ve
hizmetçilerin çalıştıkları süredeki saat ücretini de başkan
öder. Kısacası, kira ve elektrik faturası dışında kendileri için harcanan
her kuruşu devlete ödemek zorundadırlar.
Çünkü, ABD bir monarşi değil bir
cumhuriyettir ve bu konut da bir ‘saray’ değil bir evdir. Amerikalılar buraya
‘saray’ demiyor zaten, o bizim yakıştırmamız. Washington DC’de ‘’1600
Pennsylvania Avenue’’ adresinde bulunan dünyanın bu en ünlü evinin adı
Türkçe’ye yanlış şekilde ‘Beyaz Saray’ diye çevirilmiş olsa da,
aslında İngilizce’deki orijinal adı ‘White House‘ yani ‘Beyaz
Ev‘dir. Ve ABD’ye devlet başkanı seçildi diye kimse, devletin parasını
keyfince harcayamaz. Sadece bu ev içinde de değil her yerde… ABD Başkanı, şehir
dışı tatil masraflarını, haftasonlarını geçirmek istediğinde Camp David’teki
dinlenme evinin haftasonu masraflarını kendi cebinden karşılamak zorunda. Yine
örneğin başkan, ABD Başkanlık uçağına, devlet delegasyonundan olmayan tek bir
kişi bile bindirecekse, (kardeşi bile olsa), bir ticari yolcu uçağının ‘first
class’ uçak bileti miktarınca devlete para ödemek zorundadır.
Gerald
Ford’tan George W. Bush’a kadar 6 başkan döneminde bu evin ‘baş kahyası (chief
usher)’ olmuş Gary Walters’ın deyişi ile, başkan ve ailesi bu evin 4 veya 8
yıllık kira sözleşmesine sahip kiracılarıdır. İstedikleri yemekler pişirilir,
malzemeler ve ürünler istedikleri markalardan seçilir ama parasını Amerikan
halkı değil, Başkan ve ailesi maaşlarından öder. Ve doğal olarak fiyatın
yüksekliğine alışmaları zaman alır. Çünkü başkanlar ve ailelerine verilen
hizmet 5 yıldızlı otel kalitesinde olduğu gibi başkanın bunlar için ödeyeceği
para da 5 yıldızlı otel fiyatları düzeyindedir. Devlet konutu diye cüzi
ücretlendirme yapılmaz. Walters, ‘yemek, hizmet ve malzemelerin pahalı
olduğundan yakınmayan tek bir first aile hatırlamıyorum’ diyor. Hatırladığı
en büyük tepki iseJimmy Carter’ın eşi Rosalynn Carter’a
ait. Memleketleri Atlanta’da yemeğin de malzemelerin de çok daha ucuz olduğunu
söyleyip durmuş aylarca. Ama ‘first lady’nin şikayetleri, fiyatları aşağı
çekmeye yetmemiş. George W. Bush’un eşi Laura
Bush da, “Spoken from the Heart” adlıanı
kitabında, Beyaz Saray’da yaşamanın ne kadar
pahalı olduğundan yakınıyor. Onu en çok zorlayan konulardan biri de, hergün
saçlarını yapan kuaföre, devleti temsil edeceği törenlere giderken bile olsa,
ücretini kendisinin ödemesi olmuş. Bayan Bush kitabında, faturanın aylık
geldiğini ve Başkan ve eşi ile iki kızının bütün yemeklerinin, kullandıkları
bütün kişisel malzemelerin, kuru temizleme dahil tüm hizmetlerin, garsonların
ve temizlik görevlilerinin saat başı ücretinin, özel misafirlerinin tüm
msaraflarının bu faturada yer aldığını yazıyor. ‘’Faturada ağzımı
açık bırakan kalemler de vardı’’ diye aktaran Bayan Bush şu örneği veriyor:
‘’Ülkenin First
Lady’si olarak giyeceğim kıyafetlerin de özel tasarım olması gerektiği şartı
vardı ama elbisenin ücretinin yanı sıra bu tasarımların ücreti de yine benden
tahsil ediliyordu.’’
ABD Başkanlarının maaşına en son 1999
yılında zam yapıldı. Buna göre ABD Başkanın çıplak maaşı yıllık 400 bin dolar
civarında. 50 bin dolar da görev tazminatı ödenir. Bu her iki ödeme de vergiye
dahildir. Başkan bunların gelir vergisini ödemek zorunda. Bunların yanı sıra
başkanın gezileri için, vergiden muaf yıllık 100 bin dolar harcırah ödenir.
Ancak, Beyaz Saray faturasının yüksekliği göz önüne alındığında bir ABD
Başkanı, maaşının neredeyse tamamını aylık giderlerine harcar. Yani ayrıca bir
serveti yoksa, Beyaz Saray’da ‘ucu ucuna’ yaşamak durumunda… Belki de bu yüzden
Başkan Gerald Ford, Beyaz Evi, ‘Bugüne kadar gördüğüm en
lüks sosyal yardım konutu’ diye tanımlamıştı.
Beyaz Ev, kompleks bir yapıdır. Aynı
anda hem bir konut, hem bir müze ve hem de bir devlet dairesidir. ABD dünyanın
süper gücü olmasına rağmen, Beyaz Ev, dünyadaki en büyük devlet başkanı sarayı
değil, aksine büyük devletler içindeki en küçük devlet başkanlığı konutlarından
biridir. Sadece bir katından, dünyanın en büyük devletinin yürütme organı
yönetilir. ”1700’lerin dünyasında 13 kolonili devlet için inşa edilmiş, bugün
dünya lideriyiz. Bu ihtiyaca uygun çok daha büyük bir saray yapalım” diyen tek
bir başkan bile olmamıştır. Kimsenin aklına böyle bir şey gelmez. Çünkü, Beyaz
Ev, ABD demokrasisinde ‘devamlılığın’ da sembolüdür.Ve yine Beyaz Ev,
kendi toplumundan izole bir yer de değil. Dünyada, içinde başkan yaşadığı halde
halkının ziyaretine açık tek devlet başkanlığı konutudur. Çünkü Amerikan
tarihinin en önemli kültür müzesidir. Haftalık ortalama ziyaretçi sayısı
30 bindir. Başkanın penceresinin bir kaç on metre uzağındaki bahçe
demirliğinin önü ise ABD’nin en ünlü gösteri ve protesto yeridir.
Beyaz Ev, başkanlar için kalıcı bir ihtişam
ve keyif sarayı değil geçici bir barınma ve hizmet yeridir. Başkan Truman’a
göre, ‘dışı çok gösterişli bir hapishane‘den başka bir şey değildi.
Ronald Reagan ise, buradaki yılları boyunca kendisini sürekli bir akvaryum
balığı gibi hissettiğini anlatır. Michelle Obama da geçtiğimiz yıl, ‘’çok iyi
dekore edilmiş bir hapishane’’ olarak niteleyecekti. Bu eve kiracı başkanlar aileleriyle
gelir geçer. Mülk sahibi Amerikan halkı ve demokrasisidir. Bu gerçeği, bir
hizmetçisi, Baba George Bush’un eşi Barbara Bush’a şöyle söyler bir gün:
‘’Buraya her dört
yılda bir başkanlar gelir gider… Biz kalıcıyız’’.
CEMAL TUNÇDEMİR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder